13 Haziran 2009 Cumartesi

Barbie bebekler...

Barbieler! Evet bir zamanlar bütün kız çocuklarının gözdesi! Pembe elbiseleri, arabası evi ve "Ken"i ile (zenginler için:) göz kamaştırmış oyuncak harikası bebekler!!

Yaşadığım en büyük travmalardan biri bu olsa gerek, hayatımı altüst eden bebekler!Çok seviyordum tabi onları, sorun da buydu zaten... FAZLA SEVMEK, FAZLA KAALE ALMAK, GEREĞİNDEN FAZLA DEĞER VERMEK..

Herşey bundan 15 sene önce, bana sürpriz bir bebek alınmasıyla başladı... "Barbie" değildi ne yazık ki kendisi onun baş düşmanı "Cindy" idi efenim..Babacığım elinde dünya güzeli sarışın Cindy ile beni şaşırtmayı başarmıştı, nasıl bir sahiplenişim vardı anlatamam!Benimki fakirdi biraz sadece belden 1 cm aşağı eteği olan bi elbisesi (balerindi) vardı, ayakkabıları da yoktu garibimin, nasıl severdim onu!

Televizyon reklamlarındaki Cindy leri "BAK KARDEŞİN!" diye büyük heyecanla izlettirirdim, gece onla yatar, güne onla başlardım... Aklı fikri baleydi zaten keratanın! İşte bu zamanlarda bu "harika" bebeklerin dizlerinin bükülebildiğini keşfettim (bkz: bebeğin suyunu çıkararak oynama), ama bacaklarını iki yana açamıyordu ne yazık ki!


DERS 1 : Özel üretim olmayan (normal kategori) Barbie ya da benzeri bebekler bacaklarını 180 derece jimnastikçiler gibi açamaz!!


Ardından Çin piyasaya girmeye başladı, Cindy'e kardeşler geldi, ayakkabısı olanlar hem de! Ancak o dandik bebekler, ayaklarında tutamadılar o minyatür ayakkabıları.. uçup gittiler...Üzülmesinler dedim, saçlarını tarayayım dedim, düğümlendiler..


DERS 2: Barbie bebekler ayaklarında ayakkabıyla uzun süre duramazlar!

DERS 3: Saçları TARANMAZ!

Sonra etsizleri piyasaya sürüldü bunların, kafası kopan, dışı güzel içi boş (!) versiyonları çıktı...Çin in alasıydı bunlar, çok daha ucuzdu ama biz bunlara kanmamalıydık! Malum kafası kopan bebekleri hangi kız çocuğu sever ki?
DERS 4: Çok ucuz bebeklerden KAÇINMALIYIZ!

Hayır bi de KEN i vardı Barbie'nin, onun kopmaz parçası! İnsanlar boş durmadı bunun da taklitlerini çıkardı elbet ama hiçbiri orjinal KEN KADAR HOŞ olamadı! Barbie' ye hiçbiri yakışmadı anacım!

DERS 5: Her Barbie'ye bir Ken lazım!

Yoookk, ama yeni nesil geldi, Barbie'nin raconu bozuldu.. Nerede o ince kaşlı, güzel dudaklı, kibar kız Barbie? Son 6-7 yıldır BRATZ ler vb baş gösterdi, yeni nesil kız çocukları zevksizleşti... Koca dudak kalın kaş tombik yanak elin kaba kızı Bratz yeni neslin gözdesi oldu, Barbie hala izini sürmeye çalışsa da koleksiyonculara daha çok satar oldu...

SON DERS: Barbie ler ucuzladı, bratz moda artık.... e ama sen de büyüdün!

3 Haziran 2009 Çarşamba

Marşmellov!

Bir kaç gün önce, günün 3 öğününü henüz tamamlamış midem...Bir gurultuyla uyardı beni.. Atıştıracak birşeyler istiyordu! Abur cubur dolabını açtım.. İçinde sadece içecek, köfte harçları ve bayat bisküviler vardı...Ne yazık ki aşırı FORMDA olan ailem, "abur cubur yemeyiz biz !Onlar zararlı, birşey istiyorsan meyve ye!" laflarıyla kendini savunur ve ben almadıkça eve abur cubur sokmazlar, hep harçlığımdan gider hep...Sonra abur cubur hastası olan evin başka üyesi, benim meşgul zamanımı yakalayıp hepsini miğdeye indirir... OOHH AFİYET OLSUN DEFNE HANIM!

Öhöm öhöm, bu abur cubur almayan aile üyelerine değindikten sonra, nerde kalmıştık? Dolabın içi bomboştu evet! Yemeğe değer pek de bir şey yoktu, e karnımı da sıvıyla dolduramayacağıma göre...Birşeyler almak için dışarı çıktım..Beynimde bir ampul yandı! MARŞMELLOV! Evet Gamze marşmellov krizine girmişti! Ne bir çikolata kadar bayıcı bir tatlılığı var ( burdan çikolata sevmediğim anlaşılmasın...), ne de bir cips kadar tuzlu... Hafif, yumuşak, "ağızda dağılan o eşsiz tadıyla" MARŞMELLOV yemek istiyordum!

Ancak Türkiye şartlarında, midemi doyuracak kadar marşmelova birazcık fazla para vermem gerekiyordu:/ ki onu da yürüme mesafesinde bir yerden bulamazdım! İşte burada düşünmeye başladım: NEDEN BİZİM ABUR CUBUR MARKALARIMIZ YETERİ KADAR MARŞMELLOV ÜRETMİYOR? Hayır, çok mu zor anlamadım:/alt tarafı şeker yani, pufuduk pufuduk böyle bi pakette satacaksın, bence iyi de para var bu işte denemeliler...Çok pahalı da olmasın, ucuz ucuz bol bol satarsınız işte.. Muzlusu, çileklisi, kahvelisi, portakallısı, vanilyalısı hmmmm renk renk yapın işte!


Böylece şu aç Gamze'yi bi nebze olsun marşmellovla doyurabilirler.. Sırf kendim için istemiyorum tabii:)

7 Mayıs 2009 Perşembe

Delik Cep

İnsanın montuna gelecek en acı şeylerden biri,cebinin delinmesidir kanımca. Nasıl bir felç edici durumdur o öyle, eli ayağı birbirine dolaşır, iki elin yapacağı işi tek ele yığar insan, cebi delik olan taraf çalışmaz ki!
Bir de bu anı farketmek vardır tabi, önce yürürken "şangır şıngır" diye sesler duyarsınız montunuz dizinize çarptıkça ve o an!
Elinizi cebinize attığınızda "sesini duyduğunuz o bozuk paralar" yerlerinde değillerdir...Siz, daha doğrusu elleriniz ceplerinizde değilken, sinsice yol bulup montunuzun derinliklerinde kaybolmayı amaçlamışlardır! O da ne! 2 sene öncesinin deliğinden (mont büyük alındı tabii en az 3 sene giyilcek:)) düşmüş kağıt parçaları karşılar bozuk paralarınızı, siz ise bu kaçış planına mani olup yakaladığınız ne varsa "sağlam" olan cebinize atmak için işe koyulmuşsunuzdur.
(---2 sene önce---
Yeni bir mont almışsınız, aman pek de güzel! modaya uygun vs vs...
---2 sene sonra---
O montu kışlık dolabından çıkarırsınız, yıkanmıştır ama cebinde geçen seneden kalma peçete artıkları, bozuk paralar...
Ama şimdi dürüst olun söyleyin cebinizde kalan mendiller (2 sene öncesini demiyorum tabiiki:) peçeteniz olmadığında temiz-yarı temiz olsa da işe yaramıyor mu!)
Sağlam cebinizin işi daha da zordur artık, iki yükü birden omuzlayacaktır, o yöndeki eliniz ise cebinizdeki mp3 çaların şarkısını değiştirecek, bir yandan cep telefonunuza uzanacak, bozuk para çıkaracak, kısacası işi 2 belki de 3 katına çıkacak!
O açıdan hiç üşenme Gamze al eline iğneyi ipliği, cebinden dert yanacağına, şu cebindeki deliği dik artık da kökten çözülsün sorunun!



6 Mayıs 2009 Çarşamba

TAZE SIKILMIŞ PORTAKAL SUYU


Okula gitmediğim sıradan bir gün işte, neden? Çalışılcak bir vize var ve klasik “hemen konuları bitirmem lazım!” telaşı... en azından benim durumum böyle... Oysa ev darmadağınık, sağolsun bizimkiler sınavım olduğu günleri “evde bunları toplayacak biri var” diyerek herşeyi bana bıraktılar... Ve ve ve hayatımın vazgeçilmez makinası, BULAŞIK MAKİNESİ!

Bundan bir hafta önce, vazgeçmeye çalıştım ondan, o ise beni anlamadı... Dedim “Sana bir daha yüz vermeyeceğim! Hayır dağıttığın herşeyi ben toplamak zorunda değilim, her bir bulaşığını durulamak, kaşık ve çatalları ayrı bölmelere koymak, elimi bıçak kesmesin diye dikkatlice yerleştirmek.. Artık hiçbirini yapmayacağım!”. Bu sözler ardından küslüğümüz başladı; ancak evde tek küsen ben kalamadım ne yazık ki... Annem, babam da küstüler “Bulaşık Makinasına”, ben sadece seyirci kalmak istiyordum bu duruma, olmadı... olamadı... Beyaz bayrağı çekmek zorunda kaldım ne yazık ki, ya kokudan ölecektim, ya da teslim olacaktım... Zor yolu seçtim, istemsizce çalışan ellerim, bulaşık makinesinin emirlerini yerine getirmeye başladı, işte o günden beri bulaşık makinesinin evdeki en iyi dostu ben oldum...

Sahibini bekleyen köpekler gibi “he he he” diye dili dışarda, şımarıklık yapmaya çalıştı, yüz vermedim ve yerleştirmeye devam ettim . Olaya iyi yönünden bakmaya çalıştım, nedense bulaşık makinesine bulaşıkları yerleştirirken, o günün analizini yapar oldum içimden, işte orda harcadığım vakit bana günümü değerlendirmeme istemeden de olsa fırsat veriyordu.

Bu gün de aynı şeyi yapmaya çalıştım ama GÜN daha yeni başlıyordu, analiz yapamayacaktım, beynim beni dünün analizini yapmaya zorladı...Düne dair aklımda en çok kalan şey ise “Cerenle içtiğim taze sıkılmış portakal suyu!” imiş...tadı damağımda kalmış o nefis portakal suyunun, tıka basa yenilen bir yemekten sonra ilaç gibi gelmiş, çöldeki su içmek kadar değerlenmişti o an benim için! Şimdi ise lanet olası “bulaşık makinesi” yüzünden, o turuncu iksiri içmek için can atıyordum!

Gel gör evde ne portakal, ne suyu, ne de ona benzer bir şey var...
“Seninle hesaplaşacağım Bulaşık Makinesi!!!”,şimdi alışverişe gidiyorum,bulacağım portakal suyumu , kana kana içeceğim veeee BULAŞIĞINI BİLE SANA VERMEYECEĞİM!
NOT: Thermo dersi çalışma ve çalışmama arası yazılmış bir yazıdır, saçmalamalara rastlanma olasılığı yüksek olup, yazan kişi yine de eğlenmiştir efenim! Ciddi bir şey aramayınız, ciddi olan bir tek şey vardır, Gamze gerçekten TAZE SIKILMIŞ PORTAKAL SUYU içmek için çıldırmaktadır...

Bay dı vey, sıpeşıl tenks tu Ceren!!!

4 Mayıs 2009 Pazartesi

Üşengeç Yengeç !

"Chronicles of" Üşengeçlik
-Üşengeçlik 1: 4 gün önce servis durağımda, 45 derecelik bir yokuş açmış ağzını beni bekliyor... off ben mi çıkcam bitmek tükenmek bilmeyen , çıktıkça daha da dikleşen bu lanet yokuşu? Güzelim Ankara'nın sözde en düzlük yerinde oturan ben, cıkkada yokuşu tırmanmaya üşeniyorum evet.Söylene söylene çıkmaya başladım yokuşu, o anda burnuma "bahar" ın kokusu geldi!! Evet artık bahar resmi anlamda gelmişti benim için, karşımda bür sümbül ağacı! Polene alerjisi olan ben, hiç utanmadan, GÜZELİM BAHÇENİN LEYLAĞINI ÇAAATTT diye kopardım!HAYIR PİŞMAN DEĞİLİM!Burnuma çektim o nefis kokuyu, leylaklara borçluyum bitişini, o dünyanın en dik yokuşunun..
-Üşengeçlik 2:Üşengeçlik sardı hepimizi evet, doğal üzülmeyin.. hem söyleyin bana "kim ders çalışmak istemiş kii???" Pişman değilim şu an ders çalışmam gerekirken bunları yazdığıma, pişman değilim bu yazı için uykusuz kaldığıma, pişman değilim!
-Üşengeçlik 3: Tek katlı bir dairede kalmıyorsanız, şunu tek yapanın "ben" olmadığını söyleyin lütfen! Aşağı mutfaktan su almaya o kadar üşenmişsinizdir ki , çantanızda bayatlamış, ısınmış, tadı buruşmuş suyu dünyanın en nefis suyuymuş gibi içersiniz... EVEEEEETTTLERİ DUYMAK İSTİYORUM! (utanmayınız!)
-Üşengeçlik 4:Gece lavaboya kalkmaya o kadar üşenirim ki, bazen rüyamda lavaboya gittiğimi görürüm, sözde bi rahatlarım ama ne yazık ki rüyanın bu etkisi kısa sürer...
-Üşengeçlik 5: Dolabımdaki kıyafetleri katlamaya o kadar üşendim ki, hepsini "askı"ladım! ( en azından hala kıyafetleri dolabında olan bir insanım lütfen lütfen!)
-Üşengeçlik 6: Uykuma o kadar yenik düştüm ki, ders çalışmaya üşendim... ha bu arada sanırım bu yazıya devam edemeyeceğim (üşengeçlik 7),ama yine de sözünde durmaya çalışan biri olarak, daha da üşengeçlikleri paylaşmayı bir görev bilirim!!!

3 Mayıs 2009 Pazar

Kızlar...

Kızlar.. evet onlardan biri olarak özellikle çevremdeki "kızlar" hakkında gözlemlerimi paylaşmak istiyorum... Yüzlerine söyleyemediklerimi hiç olmassa bir şekilde burdan aktarmak istiyorum. Amacım kimseyi kırmak, üzmek ya da aksine övmek, yüceltmek değil.Gözlemlerim sadece, bana takılan , söylemessem rahatlayamacağım şeyler...
Kızlar grup gruptur, o kadar çeşitlidir ki özellikle erkeklerin çözemeyecekleri bir şekilde tasarlanmışlardır evet, her ne kadar da "biz çözdük abi kızlar hepsi aynı" lafı söylense bile, sandığınızdan daha karmaşığız!
En çok sinirime dokunan şeylerden biriyle başlamak istiyorum "merhabasız, suratsız kızlar", gereğinden fazla bakımlı, okul ya da gideceği her nere ise "bir maskeli balo" edasında süslenmeler, renkli boyalardan oluşan maskeler.. evet genel tanım bu, bir de özellikleri vardır ne yazık ki "aynı ortamda bulunsanız da, isim olarak tanısanız da birbirinizi, hatta işiniz düşünce çok sıkı arkadaş da olma potansiyeline sahip" bu kızların selamını ne yazık ki(!) alamazsınız.
Örnek: B kişisi sınıfa girer: - MERHABA
bu kız grubumuz : ......
deriiiiin bir sessizlik, hayır selam verse nolacak, ne kaybedecek enerjisi mi sönecek? ama yok kassa bulamayacağı kıyafetleri kombinasyon yapmakta olan bu kişi, insanların göz zevkini bozmakta harcadığı enerjinin 10 da birini harcamak istemez. (burdan özgün giyinenlere sesleniyorum, lütfen zevkinize laf ettiğimi düşünmeyiniz, herkesin zevki kendinedir.. benim isyanım sadece kendine yakıştıramayacağı şeyleri inatla giyen bu kız kesiminedir..)
"Odun kızlar", evet efendim bunlar da her ne kadar merhabasını alacağınız tartışılsa da sorularınıza yanıt alamayacağınız kız kesimidir. Çoğunlukla yanıt veremez, yanıt verecek olsa bile lafı döndürür dolaştırır,siz yine yanıtınızı alamadan postalanırsınız. Üstüne yoktur gerçekten, paylaşmayı sevmez, bir sinsilik vardır onda...belki de mutluluğunuzdadır gözü, yanıtsız bırakmak, reaksiyon vermemek onun için bir zevktir adeta!
"ayna fotoğrafı kızları", aynadan başka dostları var mı yok mu tartışılır, ya da o kadar çok kendini beğennir ki "fotoğrafını çekecek kimsesi" yoktur ne yazık ki...
Saymakla bitmez elbet ama,sinirime en çok dokunan "merhabasız" kesim hakkında yazdım ve bi nebze rahatladım..görüşmek dileğiyle!

19 Nisan 2009 Pazar

i-Pod mu bozuldu ne???


Sözde ders çalışacaktım, önce odamı toplayıp “ferah” bi ortamda ders çalışmak.. evet çok iddialıydım!
Ama dedim ben yazı yazmalıyım, dökmeliyim artık içimi ne varsa derdim atayım sakinleşeyim bi nevi terapidir bu blog yazmak efenim, yazmayı düşünenler varsa hiç düşünmesinler artık işe koyulsunlar!
Uzun zamandır blogspot a geçme planlarım vardı lakin... itiraf ediyorum.. evet çok üşendim
Eski blogum açılmadığında dedim bu bi işaret blogspot a geç Gamze..ve sonunda yepyeni bir blogla karşınızdayım!
Güncel tutamadım ne yazık ki.. oturup da yazı yazayım dediğim olmuyor hiç, çünkü o ilham her an gelebiliyor ne yazık ki , çoğunlukla “metro” da geliyo nedense.. atmosferinden midir nedir anlayamadım gitti:/
Ne diyordum, topladım dolabımı evet, ah facebook, ah biricik maillerim, beni iplemeyen biricik Newcastle uninin gelmeyen mailini bulmaya çalıştım, masamdaki artık pastayla gözgöze geldim(aslında böyle bi pasta yarıda bırakılmaz!) ani bir kararla yeme işine giriştim, ay bi de lastfm derken (tabii bu işler sırasında kulaklıklayım) BRENDON URIE birden kulağıma fısıldadı.. Nasıl bir ses teknolojisi var ise bu ipodda, benim klasik “bu bi işaret” lafımla KAYDA DEĞER BİR ŞEY yapıp ders çalışmalıyım dedim, gördüğünüz gibi yine başarısızım...şikayetçi değilim...
Arada oluyo bana geliyolar bazı geceler:D Böyle takcan kulaklığı AMAAAAN DÜNYA TERSİNE DÖNSE UMRUMDA DEĞİL ULEYYNN! Havaları.. işte o moddayım, gözlerimi kapayıp hayalini kurduğum konserlerden birindeyim 2 saniye sonra,sanki...
BENİ YAKAN GÜNEŞ ONU DA YAKMASIN! Ohh ohh (daha uçuk hayallerim vardı konser için ama şu an çalanın heyecanı bu)
AHAHA AN bu andır, ve “canlı yayım” da ipod um bozuldu benim bu heyecanıma dayanamadı garibim !!! Zaten vurunca düzeliyodu sol kulağı.. an be an.. artık vurunca düzelmiyor! HİÇ SES VERMİYOR!
Hımmm sanırım bu gerçek bi işaretti ders çalışmama dair, ipod mu? Hmm onun icabına daha sert bi kuvvetle bakmayı planlıyorum!
Sözde bi BLOGSPOT açılış yazım olacaktı ama...neye niyet neye kısmet...
Görüşürüz MİLLET!
NOT: daha yazacağım çooook yazı var..

8 Şubat 2009 Pazar

Gamze'den Seçmeler

- Bebek ürünleri reklamlarında neden hep RENKLİ GÖZLÜ bebekler oynatılır anlam veremem, eğer bebeğin gözü renkli değilse de mutlaka zenci olur. Yok yani Türk insanıyız, genel olarak kahverengi göz kahverengi saç.. yok bunu dikkate almıyor ajanslar..

- Peki cips reklamlarına ne demeli? Nedense o cipsin paketi kusursuzca açılmıştır, kapağında ufacık bi kırışıklık yoktur..

- Ünlüler için de bi book açılsa ya! Adresi de buldum www.famebook.com .. şimdi baktım da böyle bi site zaten düşünülmüş, yapım aşamasındaJ beni dikkate almışlar hehe.. ama bu ünlülere ulaşma çabasında olanlar için yapılmış anladığım kadarıyla … Our first million members will benefit from significant backstage privileges. Sign up now to receive pre-launch announcements!”

- Tv ye sonsuza dek prison break ya da spongebob koyan bi kanal olsa reytinglerini ben oynatırım! DAYANAMIYORUM!

- Bir dayanamadığım şey daha, ağız şapırtısı…Ağız açık yemek yemesinler yanımda, ses olmasa bile irkilmeme yeter! Çok mu soyluyum ne?

- Pussycat Dolls çıkan her yeni şarkısında seslerini daha da inceltmesin lütfen! Daha cartlaşan kıyafet renkleri, o yana bu yana zıplamalar.. yeter ama!

- Bayanlar artık CALGON kullansın ama! Sırf o sıkıcı reklamlarından kurtulmak için..Şahan bile durumu protesto için onca skeç yaptı yetmedi Ata Demirer yaptı.. ama hala akıllanmadınız di mi?

- iTunes kullananlar bilir, zırt pırt yeni version çıkarırlar..çıkarma istemiyoruz! DO NOT ASK ME AGAIN kısmına da tıkladım hiç bi halt olmadı.. kendi çapında beni yükle diyip duruo..

- Dipleri aşırı siyah görünen ve ucu civciv sarısı saçlar tükensin lütfen! Tamam evet sarıdır hoştur da dip boyan geldiyse boyat artık.. valla kötü duruo…

- Dizilerdeki figüranlar beni hep gülmekten öldürür.. hele bi de o sahne bi disko ya da barda olsun, bu kadar ruhsuz dans eden insanları görmek bi yandan kaliteyi düşürür, diğer yandan figüran rezil olur! (benim gözümde:)

- Çok sinirlendim sanırsam:D

…. Devam edecek….

28 Ocak 2008 Pazartesi

KOMŞULARIMISS


!!!!!KOMŞULARIMIZZ!!!!!



Oturmaktan her yanım sızlıyor!! Napalım eve dönüş yolundayız işte…2 adımda yorulmaya başlayan bendeniz şimdi ise oturduğum yeri beğenmiyorum!! Kulağımda 1 senedir almak istediğim ve sonunda aldığım FALL OUT BOY – INFINITY ON HIGH albümünü dinliyorum, elimde ise uğurlu kalemim (öss sınavında da bunu kullanmıştım) “hayatımı yazıya dökeceğim!!!” hevesiyle yazı yazmaya koyuldum… KONUMU da buldum zaten:D KOMŞULARIMIZ!!



Ne zamandır komşularımızdan bahsetmek istiyordum ; galiba o gün bu günmüş:D NE komşularımız yok ki!! Gruplasam mı acaba??



T Sürekli “bir fincan” ölçüde bir şeyler isteyenler


T Hal hatır sorup sohbet için çabalayanlar


T Yemek kokularıyla bütün mahalleyi işgal edenler


T Halı yıkayan ve bu devirde “koyun” yünü havalandıran kesim


T Sürekli kendi kızlarını, oğullarını sizinle ya da kızınız oğlunuzla mukayese edenler (ki bu kesim genelde sohbet için yer arayanlara da dahil oluyor:D)


T Gece eve geç gelip kapı önünde (siz uyurken) bağıra bağıra sohbet edenler


T Henüz görme fırsatı bulamadığımız komşularımız


T Evinde bas bas müzik çalarken sesinizi çıkarmasınız ama siz dinlerken kapınızı kırıp size kızmaya başlayanlar



Gruplandırınca ne kadar da çokmuş!! Tabii siz bunların ayrı ayrı kombinasyonlarını alırsanız (ki çoğu böyledir bir çok grup içinde olurlar) komşunuz hazırdır!!



Anneciğim babamın bir türlü atamadığı çöpleri benim atmam için söylenir…Çöpleri dökmek için yola koyulurum. Yolda komşularımızdan Hatice hanım teyze (isim değiştirilmiştir) ve ailesinin kurulduğu kısımdan aceleyle geçme konusunda çoğunlukla başarılı olmuşumdur…



Fakat o gün ne yazık ki o günlerden biri olmamıştı… Daha adımı bile bilmeyen (bu aileden bir insan):


- Tuuğğbaa sınavın nasıldı?.. Kaç puan aldın? Tercihlerinizi yaptınız mı??... diye soruları sıralamaya başladı… Ben ise o sırada aceleci davranmaya çalışıyordum rolümde pek başarılı olamadım galibaL İstemeye istemeye yanıt veririm:


-Ya işte bakalım henüz tercihleri yapmadık kimya mühendisliği ya da mimarlık yazacağım…


- Neden?mimarlık daha iyi onu yaz!!


- Evet onu da yazmayo düşünüyorum ama kesin daha belirginleşmedi..


- Ne yapcan kimya müh olup da mimarlık yaz onu yaz


- Yazmayacağım demedim ki!!


- Yaz işte kızım niye inat ediosun!!


- Peki yazarım


- Annene de selam söyle Tuuğğğbaaaaa hadi hayırlısı olsun canım….



BENİM ADIM TUĞBA DEĞİLL!!!!! Bunu bas bas bağırarak söylemek isterdim ama ne yazık ki sohbetin ilerlemesinden korktum biraz…Koşar adımlarla eve gittim . Aradan birkaç gün geçti daha tercihler yapıldı…


Her gün de Hatice teyzelere o aile mi gelir ya da bendeki şans mıdır orasını tartışamayacağım…(yorumlar size açık) Ama şu vardır ki ismimi bile bilmeyen sadece üniversite sınavına girdiğimi BİLEBİLEN(!) o bayan beni yine bir çöp atma sırasında görmüştür!!


-Tuuğğbaaaa nereyi yazdın canım?


- yazdım işte bişiler..


- Mimarlık olcak dimi?


- Kesin değil bakalım inşallah…


-Yaa neden çok mu düşük aldın??


Artık dayanamıyordum içimden hiç bu kadar dövme sevdasına kapılmamıştım ama iki yumruk atıp evime gitmek istiyordum artık!!ki buna gücüm yetmez biliyorum ama dayanamayacaktım!! Artık ben de son sözü söyledim


-Yaptım tercihlerimi bakalım işte… iyi akşamlarrrr


Nasıl bir kaçışım vardı görseydiniz keşke gülmek için sebep olurdu…


Tabi örnekler bununla sınırlı değil… Eğer ODTU olmasa beni siteye almayacaklarmış BAK SENN!!! Ya da ne bileyim işte… böyle şeyler


Başka vakalarımız da var tabi.. olmaz olur mu!!


Müzik sesi dinmeyen komşularımız… zaten ses yalıtımlarımız kötü onları yokmuş gibi hissettiriyorlar resmen!! Ezberledim bütün “Yalın” şarkılarını yan komşumuz saolsun..


Sonra bu kokuta kokuta yemek pişirenler yok mu!!!! İyi niyetli olanları da olur tabi size de ikram için getirenler:D işte o zaman dilesinler benden ne dilerlerse…


Bir de şunlar vardır… halı yıkayanlar ya da yün havalandıranlar…bunlardan bahsetmeme gerek yok sanırsam alışık olduğunuz br sahnedir umarım:D ama tanıdık gelmese en kısa zamanda onlardan da bahsetmek isterim:D


KOMŞULARIMIZ NE DE OLSA:D BAHSETMEK LAZIM ONLARDAN DA:D


RUH HALİME GÖRE MÜZİK İSTİOMM!!!

Ruh Halime Göre Müzik İstiom:D



Evettt düşündüm taşındım ne yazsam acaba bloguma diye… Ve bu yazacağım size yönelik olacakkk:D Kararımı verdim size müzik listesi hazırlayacağım:DHem de ruh halinize göre dinleyeceğiniz şeyleri kategoriler halinse sunacağım sizlere… Tabii müzik zevkimi sevmeyebilirsiniz, yok ben yabancı müzik dinlemem diyebilirsiniz… Ama en azından benim için 5 yıldızlı parçalardan bir taneciğini dinleyin lütfen! Kemerlerinizi takın çok eğleneceksiniz söz veriyorummm!!!



EĞLENEN İNSAN RUH HALİ:


Çok mu eğlenceli geçti gününüz?zıp zıp zıplamak, coşmak, eğlenmek, sinirlerinizden kurtulmak mı istiyorsunuz?Anladım ben sizi… eminim bu şarkılar sizi daha da eğlendirecektir..5 yıldızlara dikkat!



FALL OUT BOY- This Ain’t A Scene It’s An Arms Race(*****) :


Bu şarkıda kendinizi bulacaksınız… Çok ama çok az kişi bu parçayı pek beğenmedi.. Ama bu sayede çok da Fall Out Boy manyağı arkadaşlarım oldu:D savaşı protesto eden sözleri , hiç bitmek bilmeyen ve sürekli değişen ritmi, solist Patrick ‘in eşsiz sesiyle harika bir şarkı! ÖSS yi bu şarkıyla atlattım ben:D








BACKSTREET BOYS- Larger Than Life:


Punk ağır geldiyse daha pop sound lu bir parça dinlemek isterseniz işte buyrun.. Hoş sert olmadığı için eğlencenin ne derece eğlence olacağı tartışılır ancak yine de tavsiye edilir… ALL U PEOPLE CAN’T U SEE CAN’T U SEEEE demeye başlarsınız artık:D



BILLY TALENT-Red Flag ve Fallen Leaves (*****):


Yeni çıkmış olmamasına rağmen bu sene ciddi bir başarı yakalayan karışık kültürlü grubumuz Billy Talent bizi şaşırtmadı! Beklediğimden çok daha iyi bir album çıkarmışlar beni duyuyorlarsa tebrik ederim hehe:D Polonyalı solisti, hint bir basçı ve arka vokal ama Kanada vatandaşı olan bu grup renkli içeriği kadar müzikleriyle de çok hoşunuza gidecek:D İKi şarkıdan ikisini de sevmeyen varsa ona benden çikolata:D



GOOD CHARLOTTE- I Just Wanna Live (*****):


Biliyorum bıktınız benden:D Good Charlotte u sevdiğimi bilmeyen kalmadı galiba.. VE BU şarkının “hayatımın şarkısı” olduğunu. Lise 1 den beri bu şarkıyı bıkmadan usanmadan dinleyen bir ben varım galiba.Böle zıp zıp aynanın karşısında bas bas bu şarkıyı söyler stres atarım.. işe de yarar hani.. bana ne yapıo bu demeyin! Denemeden bilemesiniz :D(buyrun dinleyin:D)






SUM 41- Fat Lip:


Sum 41 ın en sevilen şarkılarından biridir kendisi. Hatta çıkışlarını da bu şarkıya borçlular bence. Çok ritmik, çok eğlenceli klibi de harika:D Tek sevmediğim yanı solistin saçları!! Ama olsun dinlemeye değer..



DEPRESİF RUH HALİ:


Açıklamaya gerek var mı bilmem.. Hüzünlenmek mi istiyorsunuz? İçin için üzülmek, duygulanmak… (genelde böyle olmak istemez tabii ama o ruh halinde istemeden de bulunuyorsanız dinleyin.. u şarkılar sizi anlayacaktır)



THE ALL AMERICAN REJECTS- Straight Jacket Feeling (*****)


Şarkının sözlerini anlayın anlamayın gerçekten duygulanacaksınız, en duygusuz insan olsanız bile! Zaten bu sayfanın aşağısında bu şarkının sözlerini ve Türkçeye çevirmeye çalışmış olduğumu göreceksiniz :D Belki anlamanıza yardımı dokunur.. uff saçmalıyorum en sevdiğim şarkı için… Grup harika, sözler harika, müzik zaten… başka bişi diemicem..:D



AVRIL LAVIGNE – When You’re Gone:


Güzelliği kadar sesi ve yazdığı şarkılarla dünyanın ilgisini toplayan Avril, hareketli şarkıları kadar duygusal parçalarda da ön plana çıkıyor. BU parçada olduğu gibi..fazla söze gerek yok.. ne duruosun indirsene şarkıyı!!!!






GREEN DAY- Wake Me Up When September Ends:


80 li yılların sonlarında kurulan grup asıl çıkışını 2003 yılında yaşadı! Uzun süre olsa da buna değdi.. Değmeye kalmadı artık herkes yeni albümlerinin çıkması için çıldırdı! Billboard Türkiye yoğun istek üzerine albümlerini çıkmasına daha olmasına rağmen Gren Day i kapak yapıp Dosya sında tanıttı!Bu grup bu kadar başarı elde etmiş, dinlemeye değer diye düşünüyorum..



İSYANKARRRRR RUH HALİ:


İşte en çok bu kategoriyi seviyorum ya:D Hem mutlu hem meydan okuyan ksıacası eğlenceli bi durum:D Fazla söze gerek yok ama en kafa şarkılar bu kategoride:D



30 SECOND TO MARS- The Kill(*****):


Come break me down bury me bury me!!! Rock soundlu ama İSYANKAR tanımına oldukça uyumlu! (şiir gibi oldu beea)Solist aynı zamanda sinema oyuncusudur. Hoştur, klip güzeldir yakışsa da yakışmasa da bütün grup üyeleri sürmeleri çekmiştir :D(işte size klip:D)






PANIC! AT THE DISCO- I Write Sins Not Tragedies


Los Angeles dan kopup gelen ve sıradan punk grupları gibi olmak istemedikleri için farklı bir tarz


yakalayan bu grup, hedefine ulaşmış kesinlikle.. 2005 yılının en çok indirilen müzik klibi olmasınını yanı sıra hala Lime Wire da aranan ve indirilen bu şarkı fazlasıyla eğlenceli! Yerinizde duramayacaksınız:D “The Only Difference Between Matyrdom and Suicide is Press Coverage” (cümle gibi dmi:D) bu şarkıyı da tavsiye ederim.. en çok dinlenen şarkıları da:D (buyrun dinleyin:D)







Şimdilik benden bu kadar..hoşunuza giderse devamı da gelecek:D Teşekkür ederim iyi dinlemeler :D


GAMZE SİZİN İÇİN DENEDİİ!!


GAMZE SİZİN İÇİN DENEDİ: FLUSH HIP HOP PARTY!!!



Evet millleeettt…


Neler yaptığıma inanmayanlarınız olabilir ; ama bir değişikliği hak ediyordum:), napalım?


Her şey Başak (nam-ı diğer ya da değer (sağol ufukcum) bashiq) ne diyordum, hah her şey Başak’ ın msn ine “hip hop partisine gelen var mııı????” yazmasıyla başladı… Dedim kendime “Gamze denemekten ne çıkar sor hadi bakalım..” ilk büyük adımı atıp Başak ‘a partinin detaylarını sordum. Başakcım da ne biliyorsa anlattı saolsun.. izni de koparınca tamam oldu bu iş dedikJ


Rap müziği arkadaş çevremizde pek seven olmadığı için (lakin ben aslında punk ağırlıklı dinlerim eskiden rap i bilmezdim bile ama bana sevdirdiler az çok biliyorum şimdiJ) Başak ve ben sadece ikimiz tutuk partinin yolunu… (davet ettiklerimiz de olmuştu ancak gelemediler…),



Hadi bakalım parti nerede aramaya başladık.. bulduk vs vs. içeri girmemizle benim gözlerim çevreyi incelemeye başladı (yanlış anlaşılmasın efem!!)Şöyle ki:



º Yaş sınırı olmadığı için yaş ortalaması sandığımız gibi küçüktü


º Ne yalan söyleyeyim özenti tipler vardı.. inkar edemem..


º Ben bile uygun kıyafet bulamadığımı düşünüp yine de bir şeyler giyebilmiş ve kendimi o kıyafetlerle hiç de ezik hissetmedim.; çünkü kızlardan TİKİ si bile vardı..


º Yürüyüşü değişen insanlar da vardı (başak ın dediği gibi)


º Ama rap in hakkını verenler de yok değildi elbetJ



Rapçiler biraz fazla nazlı çıktı, şöyle ki 12.30 da başlayacak parti 13.40 da anca başladı..



Baştaki performanslar acemi olduğu için pek tutulmadı biz de o sırada aç insanlar çıkıp BURGER KING den su yeni çıkan CHICKEN FRIES dan yedik=))) (reklamını izlemelisinizzz!!!)



Partiye tekrar girdiğimizde “kişi sayısının azlığından yakınan parti organizatörleri seyircileri azarlamaya” başlamıştı.. Yok efendim öne gelenlere bedava sigaraymış yok şuymuş buymuş vs vs.. ( seyirci yaş ortalaması küçük dedim ama neredeyse hemen hepsi sigara içiyordu ne yazık ki..)



Başladık artık yavas yavas fotoğraflar almaya..Performanslar da yavaş yavaş güzelleşiyorduJ İşin komik yani elimi asla rapçiler gibi oynatamıcam.. bunu beceremiyorum!!





Free Image Hosting at www.ImageShack.us





Sonra yaş ortalaması biraz daha büyük rapçiler çıktı sahneye.. evet ritmler daha da güzelleşiyor artık yerimizde duramamaya başlıyoruz..


Başak ise sabırsızlıkla ŞEHİNŞAH ı bekliyor J Sor birine diyorum yok utanıos .. dedim bak şuna sor die… organizatör e benziyordu..



Ah ben demez olaydım:)ŞUNA SOR dediğim çocuk şimdi sahneye çıkıyor ve kendini tanıtıyordu!!


Antalya’dan gelmiş kendisi: MASKE


Performansını en çok beğendiklerimizden biri de oydu… bakınız aşağıda fotosu





Free Image Hosting at www.ImageShack.us





Başak artık daha fazla sabredemeyecekti!! Şehinşah ‘ın nerede kaldığını merak edip duruyordu..


Sormak lazımdı.. BEN SORDUMJ yanımdan geçen e sordum: “Şehinşah ne zaman çıkacak acaba?” “ kendisi şurada oturuyor ona neden sormuyorsun?” diye de bozucu bir yanıt aldımJ Başak o yöne baktığında ŞEHİNŞAH I gördü (gördüğünü sandıJ ki o şehinşah sandığımız iki dakika sonra sahne aldı..)



Daha sonrasında ise: Neşet, Berkay, Görkem (şehinşah ın yerini sorduğum insanmış kendisiJ) ve adını hatırlayamadığım kişiler sahne aldı ve 6 kişi çok güzel bi uyum yakalamışlardı.. Yine kendimizi tutamadıkJ işte o sıradaki halimiz…







Free Image Hosting at www.ImageShack.us




Free Image Hosting at www.ImageShack.us





VEE VEEE beklenen annnn ŞEHİNŞAH VE PATRON geldiii..


Başak şoktaydı ne yapacağını bilemedi J Şehinşah sahne alır almaz bol bol foto ve video çektik ki Başak ın foto makinesı o da şoka dayanamadı ve pili bittiJ imdada ben yetiştim… yine devam ettik eğlenmeye dansetmeye müziğe eşlik etmeye..


Şehinşah ve Patron un en çok beğendiğim yanlarından biri de sahnede doğaçlamalarının da çok güzel olmasıydı.. Seyirciyle çok samimiydiler ve Şehinşah anında yaptığı doğaçlama rapleriyle bizleri hayran bıraktı!!


Veee BAŞİKCİm cesaret gösterip şehinşah tan foto çektirmek için izin aldı ve foto cekildi (ben eksik kalır mıyımJ)






Free Image Hosting at www.ImageShack.us






Free Image Hosting at www.ImageShack.us Free Image Hosting at www.ImageShack.us Free Image Hosting at www.ImageShack.us





Partiden artık çıkıyorduk ve NEŞET albüm satıyordu: bana da satmak istediler ancak param yoktu.. neşet bana album hediye ettiJ yuppi!!! Evde dinledim çok da beğendim



Son olarak ne mi söyleyeceğim:


Rap müzik pek tarzım olmasa da partide çok eğlendim , benim için harika bi değişiklik olduJ ve en önemlisi Başak cıımın yüzündeki o ifadeyi gördüm ya :D çok mutlu oldum..


Bi daha olsa bi daha giderim o derece heheJ


Siz de umarım bir gün bizim gibi doyasıya eğlenirsiniz!!!


İyi eğlencelerJ